top of page

Kıyafetin Hafızası, Kadının Duruşu

  • Yazarın fotoğrafı: Suat Emuce
    Suat Emuce
  • 2 Ağu
  • 1 dakikada okunur

Bu bölümde kadını sadece bir figür, kıyafeti ise yalnızca bir nesne olarak görmedik. Anlatmak istediğimiz şey; kumaşın liflerinde, desenin kıvrımında, bir iğnenin ucundaki emeğin içinde saklı olan bir kültürün, bir hafızanın ve bir ruhun iziydi.


Geleneksel dokumalarla başlayan yolculuğumuzda, Ankara sofunun zamana direnen sesiyle tanıştık. Bu sadece bir kumaşın değil, bir toplumun kendine özgü üretim gücünün sembolüydü. Tarihten bugüne akan desenler, yalnızca estetik bir tercihi değil; kadının dünyaya söylediği en sade, en gösterişli ve en anlamlı cümleleri temsil ediyordu.


Bu bölümde sanat tarihinin kıyafet üzerindeki etkisini anlatırken, aslında bir estetik düşünce biçimini belgeledik.


Hayat Ağacı motifiyle başlayan bu görsel hikâye, Osmanlı saray nakışlarından modern tasarım atölyelerine kadar uzanıyor. Bizim için her motif, bir imzaydı; her dikiş bir cümle, her takı bir duruştu.


Şule’nin elleriyle işaret ettiği her ifade, görsel bir pasaj gibi ekranı yonttu. İşaret dilini bu anlatının merkezine değil; doğallığına, ritmine ve görselliğine dâhil ettik. Çünkü bu bölümün asıl vurgusu kadının sessiz ama güçlü varoluş biçimiydi. Kimi zaman fesin yanına takılan bir "yanak döven", kimi zaman sof kumaşında akan kök boya… Hepsi, tarihin içinden bugüne akan kadın hatıralarıydı.


Bu belgesel boyunca gördüğümüz gibi,

  • Kadın sadece giyinmedi, giydiğini dönüştürdü.

  • Kıyafet yalnızca örülmedi, ruhla işlendi.

  • Ve desenler yalnızca motif değildi; kültürün kendini anlatma biçimiydi.


Tasarım, estetik, tarih ve hafıza…Hepsi bu bölümde kadının elleriyle yeniden örüldü. Çünkü biz inanıyoruz ki:


Bir toplumun kıyafet tarihi, onun ruhunun atlasıdır.

Kadının duruşuysa bu atlasın en görkemli sayfasıdır.



Yorumlar


© 2025 Suat EMUCE

bottom of page