İşaret Diliyle Sanatın Ritmi: Sahnedeki Sessiz Estetik
- Suat Emuce
- 26 Nis
- 1 dakikada okunur
Yönetmen olarak bu performansta benim için en başta, işaret dilinin yalnızca iletişim aracı değil, güçlü bir estetik ifade biçimi olduğunu göstermek vardı. Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nin tarihi tiyatro sahnesinde Şule Denli ile kaydettiğimiz bu kısa gösteride, boş sahnenin ortasındaki tek sandalye ve Şule’nin zarif hareketleri, işaret dilinin organik ritmini tüm çıplaklığıyla ön plana çıkarıyor.
İşaret dilinin görsel kodlarını, jest ve mimiklerle birleştiren bu performans, tiyatro sahnesine bambaşka bir katman kazandırıyor. Sesin yokluğunu, ellerin, bakışların ve bedenin sesine dönüştürdük; salonun her köşesine yayılan bu ifade hem işiten hem de duymayan herkesi aynı deneyimin içine çekiyor. Böylece, erişilebilirlik yalnızca altyazı veya tercüme değil, bizzat sanatın merkezine yerleştirilmiş bir anlatı oluyor.
Bugüne dek “görünmez” sayılan erişilebilir içeriklerin, aslında en yüksek sanatsal değeri barındırdığını vurgulamak istedik. Bu sahnede işaret dili; bir anlatım dilinden öte, ışıkla gölgenin dans ettiği, mekânla seyircinin duygudaşlık kurduğu bir performans aracı haline geliyor. Müzede sergilenen görsel sanat eserleri kadar güçlü ve etkileyici.
Bu çalışma, tam erişilebilir bir içerik oluşturulduğunda, farklı algı dünyalarından izleyicilerin aynı estetik hazza ve duygusal boyuta nasıl ortak olabileceğini kanıtlıyor. Hem işitme engelli hem de işiten seyirci, Şule’nin her hareketinde bulduğu anlamı kendi hafızasına kaydedecek. Yönetmen olarak hedefim, işaret dilinin sahnede çiçek açtığı bu anı, yalnızca bir gösteri değil; evrensel bir sanat deneyimi olarak hafızalara kazımak.
Comments